İslam’da Ticaret Ahlakı…

Dr.M.Zeki UYANIK
513 Görüntüleme
27 Şubat 2020 16:47
Son Güncelleme: 27 Şubat 2020 16:47

 

Yüce Mevla, bize armağan ettiği bu dünyanın üzerinde ve derinliklerinde herkese yetecek kadar nimetler ihsan etmiştir. Her insanın, rızıkla donatılmış bu nimet sofrasından nasibini almaya ve aramaya hakkı vardır.

Bu nimeti arayan ve kovalayan herkes Allah’ın takdir ettiği oranda rızkına nail olur ki bu rızkı Allah her canlıya vermeyi üstüne almıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın”(Hud, 11/6.) buyurulmaktadır.

İslam dininde, aslı ve tabii kazanç yolu emektir, alın teridir. Sevgili Peygamberimiz emeğin değerine işaret eden veciz bir sözünde şöyle buyurmaktadır: “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yemiş değildir.”( Buhari, Bûyû, 15.)

Yine kendisine en temiz kazancın ne olduğu sorulduğunda “kişinin kendi elinin emeği, bir de dürüst ticaretin kazancı.”(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 141) cevabını vermiştir. Emeğe ve alın terine büyük önem verip teşvik eden Resul-u Ekrem efendimiz bu emeği veren insanı da Allah’ın sevdiği kullar arasında göstermiştir.

Söz konusu bu ayetlerden ve hadislerden anlaşıldığı gibi kişinin yediği ve de aile fertlerine yedirdiği en hayırlı rızık, meşru çerçevede kalarak rızkı verenin rızasına uygun bir şekilde, alın teri ile elde ettiği kazançtır ki bu da aynı zamanda bir ibadettir.

İslam dini, insana helal yoldan rızkını kazanmayı emrettiği gibi aynı şekilde şeytanın pis işlerinden olan haram lokmadan da uzak kalmasını emretmiştir. Nitekim Allah Kur’an-ı Kerim’de bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.”( Bakara, 2/168.)

Bu anlamda İslam dini, haksız kazanç temin etmenin başlıca yolları olan faizi, kumarı, şans oyunlarını, hırsızlığı, gaspı, rüşveti, ölçüde ve tartıda hileyi… haram kılmıştır. Bu yollardan elde edilen geliri de değersiz ve hukuken korumasız mal kabul etmiştir.

Bu kazanç yollarından uzak kalmak gerektiği gibi aynı zamanda kişi ticaretine ve kazancına yalanı, aldatmayı, yemini, eksik tartmayı, bozuk malı satmayı… Kısaca helal lokmaya zarar verecek her türlü gayr-i ahlaki ve gayr-i İslami işleri karıştırmamalıdır.

             Muâsır medeniyete ulaşmış ileri ülkelerin en belirgin özelliklerinden birisi; güçlü bir ekonomiye ve ticari bir hayata sahip olmalarıdır. Ticaret hayatında başarılı olmanın altın kuralı ise, dürüst ve ahlaklı olmaktır.

Ticaretinde doğru ve dürüst davranan kimsenin duası ve ibadeti makbul, yüzü ak, kazancı helaldir. Dünyada huzurlu ahirette ise hesabı kolay olan kullardandır.

O halde bu güzelliklere erişebilmek için hayatımızda, ticaretimizde ve kazancımızda doğruluk ve dürüstlük şiar ve prensip olmalı, meşru işlerde çalışmalı, helalinden kazanmalı ve haram işlerden uzak kalmalıyız.

Efendimizin ticaret erbabı ve helal kazanç ile ilgili şu hadisi şerif mealiyle bitiriyorum: “Güvenilir ve dürüst tüccar kıyamet gününde Peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber haşrolunur.”( Tirmizi, Buyû’, 4.)

Selam ve dua ile…

Yorum Yazın