Dini ve Hukuki Kuralları Çiğnemenin Sorumluluğu ve Sonuçları…

Dr.M.Zeki UYANIK
501 Görüntüleme
14 Şubat 2020 14:03
Son Güncelleme: 14 Şubat 2020 14:03

Dini ve hukuki kurallar insanın huzur ve mutluluğu için vardır. Ancak insanın kendisi için koyulan bu kurallar çoğu zaman yine bizzat kendisi tarafından ihlal edilmektedir. Kurallar ihlal edildikçe de insan mutsuz ve huzursuz olmaktadır. Ülkemiz insanı da maalesef huzuru ve mutluluğu için var olan bu kuralları çoğu zaman ihlal etmektedir.

            Hatta millet olarak kuralları çiğnemede üzerimize yoktur. Neredeyse kuralları çiğnemeyenlere enayi gözü ile bakılacak hale geldik. Daha da ötesi, "Yasaklar çiğnenmek içindir" şeklinde deyimlerimiz bile oldu.

            İmar yasağını çiğneyip yasak olan yerlere inşaat yapıp, en ufak bir afette ölüm ve zararlara neden olma gibi.

            Kırmızı ışıkta geçme yasağını çiğneyip ölümlere sebebiyet verme gibi.

            Alkollü araç kullanma yasağını çiğneyip sayısızca ocakların sönmesine sebebiyet verme gibi.

            Deprem için hiç bir tedbir almadan bilakis eksik demir, çimento kullanıp hafif bir sarsıntıda onlarca, yüzlerce insanın hayatının sönmesine sebep olmak gibi.

            Zina yasağını çiğneyip toplumun ahlak anlamında çökmesine neden olmak gibi... Örnekleri daha da artırmak mümkün, günlük yaşamınızda siz de bunun örneklerine şahit oluyorsunuzdur.

            Bütün bu dini ve hukuki kuralları çiğnemek esasında bir anlamda dini emirlere sırt çevirmektir. Hukuka ve hukuk kurallarına saygısızlıktır.

            Dini ve hukuki kuralları çiğnemek yasak, haram ve yanlış olduğu gibi bir anlamda insanın kuralları çiğneyerek dolaylı yoldan da olsa kendine zarar vermesidir. Bu da İslam ile bağdaşmamaktadır. Nitekim Kur'an-ı Kerim’de bu hususta mealen şöyle buyurulmaktadır: "Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın" (Bakara, 2/195.)

            İslam dini, daima insanın kendi hayatını en güzel şekilde korumasını emreder.  Hem dünyada hem ahirette mesut olacağı şeylere imza atmasını ister. Başa gelecek musibet ve olaylara karşı da hazırlıklı olup tedbir almasını ister.

            Bu bağlamda başa gelebilecek bela, musibet, afet, ya da olaylara karşı tedbir babından Hz. Peygamber, "deveni sağlam bağla" (Tirmizi, “Kıyamet”, 60.) buyurmaktadır.

Bunu yakın zamanda yaşadığımız sel ve deprem afetleri ile ilgili güncelleyecek olursak "depreme karşı tedbirini al, demirden, çimentodan çalma, dere yatağında ev yapıp suyun içinde kalma ki başa bir afet geldiğinde can ve mal kaybı olmasın ya da olabildiğince az olsun.

Netice-i kelam bir Müslüman’a yakışan her şartta ve halde dini ve hukuki ilke ve kurallara riayet gösterip onları çiğnemekten kaçınmaktır.

Yorum Yazın