Kadınlar Günü

Ali Günaydın
1639 Görüntüleme
10 Mart 2017 03:36
Son Güncelleme: 10 Mart 2017 03:36

Kapitalist düzenin icat ettiği bir kadınlar günü daha geride kaldı. Hangi kadın bir günde gerçek değerinin farkına vardı sormak lazım.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü diye bir gün ülkemizde de gündem konusu olmaktadır. Kapitalizmin dayattığı sahte günleri ve bunun ardındaki soygunculuğu asla kabul etmiyoruz.

Bizim inancımızda kadın bir günde değil, bir ömür olarak değerlendirilir. Zira İslama göre kadın ana, kız, bacı, teyze, hala ve ninelerimizdir. Biz bu yüce varlıkları bir güne sığdıracak kadar hain değiliz. Yaşadığımız müddetçe onlara saygı göstermeye çalışırız.

Milli ve manevi değerlere bağlı, iffetini koruyan, topluma şahsiyetli bireyler kazandıran analara selam olsun.

Ailesine, aşına, eşine sahip çıkan, gerçekten mazlum kadınlar başımızın tacıdır.

Hiçbir sistem kadına İslamın verdiği değeri verememiştir. Bütün sistemlerde kadınlar sadece cinsel meta olarak görülmüş ve kullanılıp atılmıştır. Böyle kadınların sonları hep felaket olmuştur. Bu rezilliği gizlemek için kadınlar günü diye bir gün  ihdas edilmiştir. Bunda bile bir ihanet söz konusudur. Kadınlar günü adı altında milleti soymak hedeflenmiş ve başarılı olunmuştur. Yani kadınlara şöyle deniliyor: Ben bir yıl boyunca seni insan yerine koymadım. Ancak bugün şu hediye ile sana bir gün değer veriyorum. Sadece bugün değerlisin… Kapitalist düzen ise satışlardan elde ettiği kâr ile güçlenmeye devam etmektedir.

Yüce dinimiz İslam, kadının geçimini/nafakasını erkeğe yüklemiştir. Kadın evinde rahat edecek. Çocuklarına analık yapacak. Geçim temini için başkalarının suratına bakmayacak. Ezilmeyecek. İhtiyaçları eşi tarafından temin edilecek. Öte yandan; ailesinin geçimini sağlayamayacak olanların evlenmesi caiz görülmemiştir. Böylelerinin durumu diğer Müslümanlar tarafından karşılanmak suretiyle yuva kurmaları sağlanmalıdır. İslam sözde kardeşlik değil, hayatın her alanında birbirine sahip çıkmadır.

Her şeye rağmen ne yazık ki Müslüman toplumlarda da İslamın gerçek manada bilinmemesi ve  yaşanmaması sonucu kadınlar genelde mağdur olmuşlardır. Burada suç İslamın değil, Müslümanlarındır. Bununla birlikte art niyetliler bilinçli bir şekilde İslamı hedef alarak kadınların köleleştirildiklerini söyleyebilmektedirler.  Halbuki kadınları köleleştiren Kapitalist düzen olmasına rağmen, Müslümanların  sessizliğinden ve nemelazımcılığından aldıkları cesaretle hedef saptırmayı çok iyi becermektedirler.

Kapitalist düzenin dayattığı kadın erkek eşitliğini reddediyorum. Bu tamamen zulümdür. Bizim dinimizde, geleneğimizde kadın-erekek eşitliği diye bir şey yoktur. Eşdeğerlik vardır. Kadının üstün olduğu yerler vardır. Erkeğin üstün olduğu yerler vardır. Sonuçta kadın-erkek birbirinin eşiti değil, eşdeğeridirler.

Erkek; evin geçimini üstlenmede kadından üstündür. Yuvayı ayakta tutar. Çalışır kazanır ve ailesinin geçimini sağlar. Onu korur.

Kadın; evin temizliği ve huzurudur. Doğum yapar, ana olur. Şefkat ve merhametiyle erkekten üstündür. Bunlar sâliha kadınlar diye zikredilir.

Dinimizde kadını döven erkek hoş görülmez. Ancak serkeş kadınlar için aşırıya kaçmadan dövülebileceklerine cevaz verilmiştir. Feminist çevrelerce en çok istismar edilen konu da budur. Mesele oldukça büyütülerek sanki İslam kadını dövmeyi emrediyormuş gibi dayatılmaya çalışılmaktadır. Fakat bu çevreler kadın tacirlerine, tecavüze uğrayanlara, fuhuş yapanlara gelince dillerini yutmaktadırlar. Hatta iyice arsızlaşarak ahlâksızlığı özgürlük ve medeniyet diye gündeme getirebilmektedirler. Bu hususta çok söyleyeceklerimiz olmakla birlikte uzun kaçacağı için sonraki yazılarımızda ele alacağız.

Serkeş kadın Kur’ân’da “NUŞÛZ” tabiriyle anlatılır. Aile sorumluluğunu yerine getirmeyen, kocasını adam yerine koymayan. Kendi akrabalarını baş tacı yapıp, kocasının ailesini hiçe sayan, kocasının getirdiğine kanaat etmeyip sürekli şikayet eden ve hatta son zamanda çıkarılan aile kanunlarından cesaret alıp; kocasına esir muamelesi yapan kadınlardır. Böylelerine katlanmak için insanın melek olması lazım. Burada Hz. Peygamber (SAV)’in kadınlarını hiç dövmemiş olmasını öne sürerek, Kur’ân’daki dövme konusunu saptırmaya çalışmak bir mü’min tavrı değildir. Böyle bir iddia Allâh’a iftradır. Hayatının hiçbir safhasında Hz. Peygambere yer vermeyenlerin, işlerine gelince sünnetten bahsetmesi münafıklığın daniskasıdır. Kaldı ki serkeş kadınlar da Peygamber hanımları gibi değildirler.

Kapitalist düzen ve onun uşağı konumundaki feministler ne yazık ki bizim aile genetiğimizi bozmuşlardır. Hele son yıllarda feminist çevrelerin etkisiyle çıkarılan aile ile ilgili yasalar yuvaların yıkımını ve kadın cinayetlerini artırmıştır. Halkın bilinbçsizliği de hesaba katılınca feminist dernekler istediklerini elde etmede çok başarılı olmuşlardır. Bu gidişata dur demek her Müslümanın üzerine düşen bir borçtur.

Yorum Yazın