Hac Yolculuğunda Uçak Konuşması

Doç. Dr. Mustafa Ünverdi
3256 Görüntüleme
02 Mart 2016 17:24
Son Güncelleme: 02 Mart 2016 17:24

Diyanet İşleri Başkanlığında görev yaptığımız dönemde hac vazifesini eda etme imkanımız olmuştu. Bir yandan kutsal toprakları ziyaret, diğer yandan bizlere yüklenmiş emanet. Tarifi imkansız duygular, içimizde halen canlıdır. Bu yıl, işte bugünlerde yola çıkan kafileleri görünce yeniden heyecanlanıyorum. Hac yolcusu kardeşlerime gıpta ediyor, yolları açık olsun diyorum. Görevli kardeşlerime de muvaffakiyetler diliyorum. Bu yazıda onlar için yararlı olacağını düşündüğüm bir konuşmayı paylaşmak istedim.

 

Malum hacca gidiş uçakladır ve uçak yolculuğu -din hizmeti adına- boş geçirilmemelidir. Motivasyon ve bilgilendirme konuşması, Kuran kıraatı, ilahiler… Aşağıdaki yazı, uçakta hacılara yönelik yapmış olduğumuz bir konuşma metnidir. Sn. Mustafa İslamoğlunun “Hac Risalesi” adlı eseri ve Diyanet İşleri Başkanı Sn. Prof. Dr. Mehmet Görmezin konuşmalarından notlar, bu yazının referanslarıdır. Kendilerine şükran ve minneti bir borç bildiğimi ifade ediyor ve konuşma metnini sizlere arz ediyorum:

“Kutlu Yolun Vefalı Yolcusu”

İşte o an geldi. Seni davet etti, gidiyorsun. Yıllardır rüyalarında gördüğün, yüreğinin sızısıyla, gözyaşlarıyla;

“Bir mübarek sefer olsa da gitsem,

Kabe yollarında kumlara batsam,

Hak nasip eylese, görsem yüzünü

Ya Muhammed canım arzular Seni”

diyerek yanıp tutuştuğun andır bu an. Hep sen uğurladın başkalarını. Bizden de selam edin dedin... İşte şimdi sen gidiyorsun.

Az sonra, Medinenin gülüne kavuşacaksın. “Tâlâel Bedrü Aleyna” diyordun ya. İşte bu sefer sen gidiyorsun Onun başucuna. Kutlu Nebi, seni bekliyor. Beni bekliyor. Ona layık olamadık ama sadece Ona Resulüm dedik. Aşkla, yanarak ağlayarak Ravza-i Nebiye gidiyoruz.

Ondan başka gidecek yerimiz yoktur. Günahlarımızla, kusurlarımızla huzurunda el pençe durarak “Selam sana Ya Resulallah, annemin diliyle, babamın diliyle, kardeşimin, evlatlarımın, benimle selam gönderen her bir gözü yaşlı kardeşimin diliyle selam sana ey Nur-u Dilara” demeye, hasretimizi dindirmeye gidiyoruz. Diyoruz ki;

“Aç kapını lütfet bu günahkâre İlâhi!

Yüzler süreyim eşiğine kovma ne olur!

Yeter artık dolaştığım âvâre İlâhi!

Yıllarca bâb-ı kereminde inleyip durdum;

Âh u efgânım hicrâna emâre İlâhi!”

Gözünden yaşlarla, Peygamberine vefa gösteriyorsun. Bizlere edebi öğreten, imanı, İslamı öğreten rahmet elçisine gidiyorsun. Yolculuğun hayırlı olsun. Yolun açık olsun, yolumuz kolay olsun.

Kabe Yollarına Düşmüş Fedakar Kardeşim,

Hacı olmak için Hicaza, Hacca gidiyorsun. Muhabbet dolu bir kulluğu ifa etmeye, mahşerin bir benzerini yaşamaya, “Ölmeden evvel ölünüz!” sırrının hakikatini keşfetmeye, Hac yapmaya gidiyorsun.

“Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” sesleriyle, başı açık yalın ayak ihrama bürünen ve bir nevi kabirden kalkıp mahşer yerine giden yüz binlerce insandan birisi olmaya gidiyorsun. 

Senin, benim, hepimizin hac yolculuğu hayırlı, mübarek ve kutlu olsun. Şu anda her birimiz bir Havva, bir Ademiz. Özümüzü, uzaklaştığımız fıtratı, günah ve isyanla kirlettiğimiz vicdanımızı, harabeye dönen yüreğimizi, ezcümle kendimizi aramaya çıkıyoruz. Bir bakıma çocukluğumuzdaki saflığı ve masumiyeti, maskelerden görünmez ve seçilmez hale gelen gerçek yüzümüzü keşfetmeye çıkıyoruz.

Rabbine Verdiği Söze Sadık Hacı Kardeşim,

Sen Mekkede Adem, İbrahim, Havva olacaksın. Terk etmeyi öğreneceksin. Toprağını, yurdunu, şehrini, yuvanı terk ediyorsun. Bu sayede Hicaz toprağın, Harem yurdun, Mekke Şehrin, Kabe yuvan olacak.

Sevdiklerini terk ettin. Medinede Hz. Muhammed (s.a.s.) komşun olacak. Mekkede Adem, Havva, İbrahim, İsmail ve Hacer gibi yeni dostlarla tanışacaksın.

Unvanını, şanını, statünü, makamını terk edeceksin. Sırtına giydiğin ihram seni insanlık ailesinin üyesi kılacak. Kulluğu en yüce makam, Allahı en güzel dost, nefsini en büyük düşman, imanı en büyük imkan, “müslüman” olmayı en yüce unvan ve “hacı” olmayı en hakiki nam ve şan olarak bileceksin.

Gençlik hevesiyle, nefsine uyarak yaptıklarını terk edeceksin. Yüreğini, üzerinde bir enkaz gibi duran günah yükünden arındıracaksın. Çürük sevdaları, boş tutkuları, beş para etmez heva ve hevesleri geldiğin yere koyacaksın. Unutma ki dünya ve dünyalıklar okyanus, yüreğin ise bir gemi. Batmaması için gemiyi sudan koruyacaksın. Çünkü su alan gemi, yol alamaz.

Nasıl ki namaza dururken tekbir için kaldırdığın ellerinle tüm dünyayı, sahibi olduğun her şeyi kaldırıp ardına atıyorsan, bu kutlu sefere çıkarken de aynısı yapacaksın. Mukaddes beldede yaptığın her şeyi ibadet niyeti ve bilinciyle yapacaksın. Niyet, ibadeti adetten ayırır. Dil ile söylemek yetmez. Kalbinle konuşacaksın.

Orada vesileyle gayeyi ayıracaksın. Uçak yolculuğu vesiledir. Otel vesiledir. Yemekler, intikaller, otobüsler, servisler, vesiledir. Gaye Allahın rızasıdır. Gaye Kabede dua etmek, tavafla yüreğimizi arındırmak, Arafattan hacı olarak sevdiklerimize kavuşmaktır. Amaç manevi dünyamızı imar etmektir. Evet, bunların kolay olmadığını biliyorsun. Ama haccı bu kadar değerli ve faziletli kılan da bu değil midir?

Gerçek bir hacı olmak istiyorsan, sabır imtihanıyla yüklü bu yolculukta vesileler seni amacından uzaklaştırmasın. Her an “bir daha nasip olur mu ki” diyerek, Allahın rızasını arayacak, gözünü, gönlünü başka şeylerden çevireceksin.

“Bu dünyada bir garip gibi ol” diyen Yüce Peygambere kulak vereceksin. Yükün Hâcerin yükünü geçmeyecek. Maddi ve manevi yükünü orada boşaltacaksın. Seni davet eden, senden sadece selim bir kalp istiyor. Kalbini seni davet eden hazırla.

Ne güzel söylemiş Yunus:

“Temiz et gönül evini, Yâr gelecek kondurmaya

Vâsıl olmaz kimse Hakka, cümleden dûr olmadan

Kenz açılmaz şol gönüle, tâ ki pürnûr olmadan.

Sür çıkar ağyârı dilden, tâ tecellî ede Hak

Padişah konmaz saraya, hâne mâmur olmadan.”

Evet, şimdi cennetten çıkarılan Adem ve Havvanın mahviyeti, pişmanlığı içerisinde “davete kabul edilir miyim, yoksa geri çevrileceğim?” endişesiyle yol al. Sakın vesilelerin içinde batıp kaybolma. Gayen Allah, yolun Medine, durağın Mekke, kıblen Kabe, rahmet yuvan Arafat. Tüm müminler kardeşin. Nefsin düşmanın. Nefsini taşlayacak ve arınacaksın.

Medinede “Hz. Muhammed aşkına şefaat Ya Râb” diyeceksin. Mekkede “Kaben hürmetine kabul et beni ya Râb” nidalarıyla yalvaracaksın. Arafatta sen susacaksın, Lebbeyk sedalarıyla atan yüreğin, gözyaşlarına boğulacak ve “Affet beni ya Râb” diye yakaracak ve arınacaksın. O gün tekrar dirildiğin gün olacak. Annenden doğduğun gün gibi tertemiz olacaksın. Bu yüzden fedakarca şükür kurbanı keseceksin. Yeniden seni aldatmak isteyen şeytanı tekrar tekrar taşlayacaksın. O gün sabahın Bayram olacak. Kabenin etrafında pervane olacak, hacı olmanın tadını, coşkusunu yaşayacaksın.  Bu, Rabbimizin huzuruna kabul edilişinin, kabul edilişimizin sembolü olacak. Yurdumuza döndüğümüz gün, ikinci bayramımız olacak.

Kardeşlerim,

Kutsal yolculukta geçecek olan sayılı günleri çok çok iyi değerlendirelim. Orada vaktimizi dualar ve ibadetlerle geçirelim. Yolculuğumuzun başından sonuna kadar birbirimize destek olalım.  Bu kutsal yolculukta, hepimiz bir ailenin bir parçasıyız. Fedakarlığımız sadece Allaha değil, kardeşlerimize de olsun. Bazen zor durumdaki bir kardeşimize yardım etmemiz, bir tavaftan daha hayırlı olabilir. Bu yüzden gerek kafile içindeki arkadaşlarımıza karşı, gerekse bulunduğumuz her yerde herkese karşı güler yüzlü, mütevazi, yapıcı ve yardımsever olalım.

Bu yolculukta sabır, en sadık dostumuz olsun. Bir zerre miktarı bile olsa, kul hakkı almamaya dikkat edelim. Sizler, bizler, hepimiz Türkiyemizi temsil ediyoruz. Bu bilinçle yaptıklarımıza, konuştuklarımıza ve davranışlarımıza dikkat edelim.

Allahın misafirleri olmak için çıktığımız yolculukta, kimsenin kalbini kırmayalım. Ülkemizi en güzel şekilde temsil edelim.

Ben ve görevli arkadaşlarım, bu yolculukta zoru kolaylaştırmak, bilinmeyeni öğretmek ve sizlerle aynı kaderi paylaşmak üzere “bismillah” diyoruz. Meşakketli bir yola baş koyduğumuzu biliyoruz. Ama Rabbimin inayetiyle kutsal beldelerde gönül kırmadan, kul hakkına girmeden yüzümüzün akıyla Rabbimizin rızasına ulaşacağımızı umuyorum. Allah, yar ve yardımcımız olsun. Hac yolculuğumuz hayırlı mübarek olsun. Allah bu yolda işimizi kolaylaştırsın.”

Yorum Yazın