VİCDAN PAZARINDAN
SATILIK İNANÇ !
İslamî kavramları sermaye yapıp, maddî kazanç kapısı haline getiren paraperest anlayış, ibadetleri “kolaylaştırmak” adına birtakım uyduruk araç gereçleri piyasaya sunmayı ihmal etmedi. Zikir-matik, hatim-matik, pusulalı seccade, zekât-matik, tek parça namaz elbisesi, mesh çoraplar, besmele çeken, “el-hamdulillah” diyen bardaklar vs. hayatın bütününü kapsayan ve doğrudan tutum ve davranışlarla ilgili olan ibadet kavramını tahrif etmekte, Müslümanlar da bu ürünlerin alıcısı olmaktadır.
Dil ile ikrar, kalp ile tasdik, amel ile hayata hâkim kılma anlayışı dijital dünyanın “imkânları” sayesinde yerini uçuk kaçık bir tesbih anlayışına bıraktı. Sürekli tekrarlanan kelimelerin hayat içinde karşılığı bulunmamakta, aksine hayat içinde sergilenen tutum ve davranışlar, sürekli tekrarlanan kelimelerin ifade ettiği asıl anlam ile çelişmektedir.
“Subhanallah” derken sözün özünü anlayamamak, “el-hamdulillah” derken sermaye sahiplerine kölelik etmek, “Allahu ekber” derken Allah’tan çok beşerden korkmak tesbih olmasa gerek.
Telefona gelen bir mesajı -örneğin- on kişiye gönderdiği takdirde sıkıntılarından kurtulabileceğine, borçlarını ödeyebileceğine inanan zihin, dinî hisleri istismar edenlerin ağına düşmüştür. Artık salâvat kampanyalarına katılabilmek için dijital salâvat aracı edinmek gerekmektedir. Sermaye bunu başarmış, nalı-i şerif kolyelerin, özel muhafazalı Cevşenlerin, hatim setlerinin satıldığı yeni bir pazar oluşturmuştur.
Din pazarında rekabet bütün hızıyla devam etmektedir.
“Allah’tan başka güç-kuvvet yoktur” düsturu sahte koruma kalkanlarına kurban edilmiş bulunmaktadır. Nasıl kâr edeceğini iyi bilen sermaye, sonunda dine de el atmış, kazancını katlamak için zaten istismar edilmekte olan dini iyice rayından çıkarmıştır. Kabir azabından koruyucu kefen imal edip piyasaya süren “akıl” -her ne kadar bundan haberinin olmadığını beyan etse de- kapitalis
Paraperest sömürü çarkının dişlisidir.
Vahyin sindire sindire okunup anlaşılmasını, tefekkürü, hamdı, Allah’a yönelme duygusunu menfaat pereste kurban eden anlayış, Kur’an’ı hayat kitabı olmaktan çıkarıp dijital dünyaya hapsetmiştir. Artık mukabeleyi dahi dijital ortamda yapan “dijital Müslümanların” mevcudiyeti söz konusudur.
Kütüphaneler yerine sanal ortamlara bırakmıştır, cevaplar kitaplarda değil Google’da aranmaktadır.
Menfaatperest
çalışma koşulları altında namazlar devamlı birleştirilmekte, sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve beğeniler “sevap vesilesi” sayılmaktadır. Kısacası paranist kazanmakta, Müslümanlar kaybetmektedir.
Tüm noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’ın isim ve sıfatları -kasıtlı ya da kasıtsız- artık modern uygarlığa ve gelişmiş teknolojiye atfedilirken, O’nu hakkı ile tesbih eden nesiller tarihin tozlu sayfalarındaki yerlerini çoktan almış bulunuyorlar.
Hulâsa, modern dünya bizi din pazarında tesbihata çağırmaktadır; pazarda asıl olan kârdır, gerisi sadece teferruat…
buluşmak dileğiyle fi emanillah
09 05 2020
Cevdet çakır
Yorum Yazın