Döküldü yapraklar sonra…
Savruldu oradan oraya genç kız.
Kökünden kopmuş nilüfer yaprağı gibi sürüklendi bilmediği deryalarda.
Arayışı başladı sonra,
Ne aradığını bilmeden aradı.
Ne aradığını bilse aramazdı.
Çünkü arayan, arayan olmaktan çıkardı.
Zaten yanı başında duranı niye arardı ki insan?
Arayış içinde kavruldu genç kız.
Kimine bu arayış azaptı,
Kimine göre mahsur kalınan bir kafesin anahtarını aramak gibi.
Zahmetli,
Ama sonu hürriyetti.
Kimine hürriyet gelen esaret,
Kimine esaret gelen hürriyet.
Bilinmezdi ama bilinirdi işte.
Ya da bilmezden gelinirdi.
Doğru ya bilinse arayış olur muydu hiç?
Arayış insana kalmıştı işte.
Öyle ya da böyle…
Arayacaktı.
Farkında olsun olmasın,
Arayacaktı işte.
Dedim ya arayış insana kalmıştı.
Ne ararsa arasın kafesinin anahtarını arayıp bulacaktı.
Sonra karar verecekti.
Ya kilidini sıklaştıracak,
Gevşettiğini sanarak.
Ya da açıp, arayışına kanat çırpacak.
Hürriyetine hasret güvercinler gibi.
Semiha Dilara HAZIR
15.45 2 Eyl.16
Yorum Yazın